GRAFİKTE TEMEL TASARIM ELEMANLARI
NOKTA
Nokta tasarım elemanlarının en önde gelenlerinden bir tanesidir. Büyük, küçük, planlı, dağınık, koyu açık ve başka birçok etkinlikte kullanılabilir. Biçimi oluşturan bu temel eleman nedir, nasıldır diye düşündüğümüzde geometrik olarak iki çizginin kesişmesinden oluştuğunu görmekteyiz.
Büyüyebilir, çeşitlenebilir, kompozisyonu oluştururken yanyana gelişlerinde düz bir çizgiyi oluşturabilir. Dağınık olarak kullanıldığında açık ve orta tonlarda yüzeyler oluştururlar. Noktalar büyüdükçe ve sıklaştıktça açık verota tonlardan koyu tonlara geçişler başlar. Tek bir noktanın kağıt üzerinde ki etkisi bizde durgunluk etkisi uyandırır. Bu tek noktanın renk etkisi ise gridir.
Bir çok nokta birden dikkatimizi çektiğinde bu noktalar arasında bir gerilim doğar çünkü göz bunların arasında bir bağıntı kurar. Tek başına boyutsuz gibi görünen noktalar büyüdükçe bir boyut oluşturabildikleri gibi yan yana gelerek çizgi ve yüzeyleri meydana getirebilirler. Noktaların yüzey üzerinde sıklaşıp seyretleşmesi ışık gölge etkisi uyandırır. Bir merkezden kenarlara doğru yayılan noktalar dağılma etkisi uyandırırken, merkezden toplanmaları toplama etkisi uyandırırlar.
Noktalama tekniği ile yapılan bir resim akımı da (pointilizm) dir. Rapido mürekkebi ve karakalem kullanılarak yapılan bu resim tekniğinde koyu ve gölge olan yerler sık noktalardan oluşmaktadır.
ÇİZGİ
Çizgi düşüncelerimizi kağıt üzerine aktarmamızda en basit en direkt yoldur. Her zaman bir plan veya taslak çizerken, düşüncelerimizi çabuk ve kesin olarak anlatmak isterken kalemimizi kullanırız.
Çizgi görsel bir anlatımda ilk anlatım unsurudur. Kısaca diyebiliriz ki, çizgi grafik olarak hareket halindeki bir noktanın belirli bir yönde eğiliminden doğar.
Odanın içinde etrafımıza bakarsanız, pek çok çeşitli karakterlerde çizgilerle karşılaşabilirsiniz. Objelerin üzerinde güzel, zarif belirli çizgiler görmek mümkündür. Kendimizin veya köpeğimizin tüylerine baktığımızda incecik çizgilerin olduğunu görürüz. Mobilyalarımızda ağaç damarlarının oluşturulduğu çizgileri görebilirsiniz. Pencere kenarlarının oluşturulduğu çizgilerse kalın kuvvetli çizgilerdir.
Daha yumuşak çizgileri aradığınızda perdelerin kıvrımlarında ve giydiğiniz elbiselerde görebilirsiniz.
DEVAMLI ÇİZGİLER
Çizgi soyut bir kavramdır. Çünkü derinlik ve hacim olarak gözlemlenen bir yapıda değildir. Her şey büsbütün tamam yüzeyler olarak görünür. Bü yüzeyler mümtesna olarak çok kalın olabilirler fakat yine de boyut olarak yüzey kazanırlar. Kalın çizgi pratik olarak gözümüzde bile iki boyuttan oluşur.
Bununla birlikte unutulmamalıdır ki çizgi soyut bir kavramdır. Ve iki yüzeyin kesiştiği yerde meydana gelir. Bu bakımdan çizgi sanatçının mantığıyla kullanabileceği malzemedir. Çizginin anlatım olanaklarından hem subjektif hem objektif yollardan faydalanmak mümkündür. Objektif olarak, ölçüm, teknik resim ve projelerde çizgilerden yararlanırız. Subjektif yönde anlatımlarda ise sınırsız imkanlara sahip oluruz.
Sanat dilinde çizgi basitleştirme, yerine göre sadeleştirme veya soyutlaştırma sonucudur. Doğada, ancak biçimlere, yüzeylere rastlarız. Yüzeylerin bittiği yerler veya yüzeylerin birbirleriyle ilişkili olduğu kenarlar çizgi etkisi yaparlar. Nesnenin nasıl göründüğünü tespit ederken, bütünü görme alışkanlığımızı asıl temel elemanlarına indirgeriz. Bu nesneyi algılamaya yarayan görme usullerinden birini adeta içgüdümüzle yalınlaştırarak geliştirir. Bu nesneyi algılamamız da ilk adım çoğu zaman onun biçimini belirleyen kenar çizgilerinin algılanmasıdır. Bir nesnenin kendi çizgilerini tespit ederken bu çizgilerin o nesnede gerçekten mevcut olup olmadığını biliriz.
Görme alışkanlğını geliştirme yollarından biri de nesnelere: onları biçimlendiren temel yönler açısından bakmaktır. Ayakta duran bir figüre yalnız dikey bir çizgi olarak bakar, bir sütun, bir ağacı aynı şekilde tespit ederiz. Çizgiyi bu tarzda tespit ettiğimiz zaman, nasıl ok işareti bizi belli bir yönde harekete zorlayan bir sembolse, nesnelerin de öylece sembolünü yapmış oluruz. Bir nesneyi ana çizgileriyle göstermek, gerçekte birbirinden başka olan öteki nesnelerin aralarında bağıntı kurmaya yarar. Ağaç, sütun, ayakta duran inskan figürü dikey oluşları yüzünden zihnimizde birbiriyle bağlarız.
Düz çizgiler hangi konu, tertip ve kombinezonlarda ele alınırsa anlınsınlar, statik hareketsiz çizgilerdir. Düz çizgilere bakan göz hiçbir dalgalanmaya, kırılmaya, iniş çıkışa katılmadığı için, bir durgunluk, durulma, yerleşim etkisi altında kalır.
Eğer bu düz çizgiler topluluğu dokan derecelik açı prensibinden ayrılır, eğik çizgiler kombinezonları olarak görünürse, statizm duygusu yine kalır ama, bir hareket, bir kıpırdama etkisi doğmuş olur. Tam dikey, tam yatay prensibinden ayrılmış düz çizgiler sağa sola yatmakla hareket kıpırdama duygusuna yol açmış olurlar.
Düz çizgilerin statik etkisine karşılık eğri çizgileri arttıkça dinamizm ve hareket duygusu uyandırırlar. Biçimlerin insan üstünde uyandırdıklarının doğa ile sıkı etkisi, bundan ötürü renkler ile de olduğu gibi çizgiler de anlam etkileri bakımından yeryüzü gösterileri ile sıkı sıkıya ilgilidirler.
Dikey ve yatay çizgilerin durgunluk, durulma yerleşim (istikrar) , eğri helozini çizgilerinde hareke kıpıdanma etkisi uyandırdığı gerçeğini, yalnız çağdaş ressamlarda değil, belki de daha fazla eski ressamlarda görürüz.
Eğri çizgiler dinamizm, hareket duygusu uyandırır. Bir çizgi ne kadar eğilip bükülürse, tıpkı deniz dalgaları gibi o nispette canlılık, kıpırdanma duygusu uyandırır. Herhangi bir geometrik şekil bize doğadan esintiler getirebilir. Spiraller ve yuvarlaklar güneşi bulutları, üçgenler ve dörtgenler kayaları hatırlatabilir. Dikeyler ağaçları, yataylar denizi ve ufukları çağrıştırabilir.
Çizgi kendi etrafından bükülerek bir takım dalgalı yüzeyler yaratabilir. Bütün bu hareketler gözü oyalar. Bu gidiş ritmik bir karakter aldğından çoğu kez göze hoş gelen bir oluşum elde edilir. Eğri karakterli bir çizginin kendine öçgü akcılığı vardır. Buna karşın çigi amni yön değiştirmelerde heyecan, hayret ve tereddüt uyandırır, kararsızlık yaratır.
BİÇİM
Biçim, çizgi, renk açık ve koyudan oluşmuş yüzeydir. Lekelerle bir biçim oluşturabildiği gibi, kolaj tekniğiyle de biçimler oluşturulabilir. Biçim amaçlar doğrultusunda (ki bu amaçlarlar, grafik sanatlarda farklı, resim sanatında ve heykelde farklı farklıdır) oluştururken kişisel biçim oluşturma birincil kaygı olabilir.
Biçimde kişisel üslubun yanısıra dengeyi ışık–gölge ve renk elemanlarıyla kurabilmek te önemlidir. Kompozisyonda bazen bir renk, bazen de bir leke ön plana çikabilir ve dikkat çekebilir. Biçimin rengi güçlendikçe daha dikkat çekici olur. Koyulaştıkça kütlesel etkisi artabilir.
Bir kompozisyon içinde çeşitli elemanlar yer alır. Bunlar değişik büyüklükte ve etkidedir. Bütün bu elemanların birbirini dengelemesi kompozisyonda dengeyi kuvvetlendirir veya elemanların kendi arasında gerilimi oluşturur.
FORM
Resim ve heykelde formdan söz ederken yapıtın tümünü kapsayan ışık–gölge, koyu açık dış görünüş bünye anatomi gibi o yapıtı oluşturan elemanların hepsinin birden oluşturduğu görünüşten söz ediyoruz. Formun algılama sürecindeki tanımlarından biri tanesi de, dış görünüş altındasaklı olan gerçek tir. Yapıtın karakterini yapan öğelerin, unsunların bütünüdür.
Formla ilgili incelemeler yapmak istediğimizde iki boyutlu sanatlarda yapıtın koyu, açık, ya da renk ayrımlarını yapmalıyız. Böylece formun dayandığı plastik koşullar daha kolay görünebilirler.
Bir çalışmanın form düzenlenmesinde denge önemlidir. Biçimlerdeki yön ya da ışık gölge iyi düzenlenmelidir. Bu düzenleme de renk ve ışık gölge elamanlarının büyük rolü vardır.
Bir kaç parça eşya, kibrit kutusu, kola kutusu v.s. olabilir, şişe gibi değişik formda cisimelri toplayalım ve bir masanın üzerine koyalım. Bunlara bir bakalım. İlk bakışta bu gördüklerimiz çok komplike gibi görünebilirler.
Önce objelerin şekillerini dikkatle inceleyelim. Çizgilerle araştıralım. Dokusal farklılıklarını çalışalım, renkler arasındaki bağlantıları inceleyelim. Objeleri üç boyutlu gösterenin ne olduğunu anlamaya çalışalım.
Her objenin ışığın en iyi aydınlattığı bir yüzeyi vardır. Bu yüzey ığışın kapynağı gibi görünür. Bir de ışığın daha az geldiği, ışığı daha az alan yüzeyler vardır ki bu yüzeyler diğer yönlere doğru bakarlar. Kutuya bakın. Bir yüzü aydınlık bir tonda, diğeri yüzü daha karanlık olacaktır. Burada ışık ve gölge elamanları bütün içinde söz sahibidir.
Dengede renk ya da gölge elemanın büyük payı vardır. Burada renk güçlendikçe daha çok ön plana çıkar. Gölge koyulaştıkça derinlik kavramı önem kazanır. Form çalışmalarında denge önemlidir. Biçimlerde ışık gölgenin dengeli dağılımı yapılan çalışmaya bakan gözü rahatlatır. Kompozisyonlarda ışık–gölge, veya renk kuvvet grupları yaratırlar. Yaratcı sanatçı bu kuvvet grupları arasında gerilim yaratarak dikkati bir noktaya toplayabilir.
Bu anlamda form: maddenin belirli bir kümelenişi, konu ve içeriği aktaran bir ön yapıdır. Eşyanın amacına uygun şekillendirilmesi fonsiyonel oluşundandır. Bir fincanın bir masanın, sandalyenin formu amacına uygun olarak şekillendirilebilir. Ağacın sandalyenin yapımı için, metalin, çatlak kaşık yapımı için kesilip, biçilip yontulmasını form vermek, forme etmek diye nitelendiriyoruz. Form daha çok nesnenin varlığını ifade eden bir terimdir. Hacimli lekesel olan bütün biçimleri kapsar. Obje formun uygulanacağı konudur. Fonsiyon objenin amacını belirtir. Formu belirleyen fonksiyonlarıdır.
Form düzenlenmesinde gözetilecek temel ilkeler şunlardır. Işık–gölge, renk, biçimlerindeki yön. Işık gölge formu oluşturan bir bütündür.